Mehmet DEMİR Yeminli Mali Müşavir Özellikle, son zamanlarda ihracat bedellerinin yurda getirilmesi ve getirilen ihracat bedellerinin TL’ye çevrilmesine ilişkin mevzuat düzenlemeleri neticesinde, ihracatçılar ve ilgili meslek mensuplarının kafası iyice karıştı. Bilindiği üzere, ihracat bedellerinin yurda getirilmesi zorunluluğu, 2008 yılında yapılan mevzuat değişikliği ile kaldırılmıştı. Diğer bir değiş ile ihracatçı, bu değişiklik sonrasında ihracat bedelini istediği şekilde tasarruf edebiliyor ve bu paraları yurda getirme mecburiyeti bulunmuyordu . Özellikle, 2018 yılında yaşanan döviz kurlarındaki aşırı istikrarsızlık, devletin ilgili birimlerinin bir takım refleksel tedbirler almasına yol açtı. Bu tedbirlerden bazıları; döviz cinsinden veyahut dövize endeksli şekilde bir takım sözleşmelerin(Gayri menkul alım-satım ve kiralama, hizmet sözleşmeleri, iş sözleşmeleri, eser sözleşmeleri, taşıt alım-satım ve kiralama sözleşmeleri gibi) yapılmasının yasaklanması oldu. Piyasaları önemli bir şekilde etkileyen diğer bir düzenleme ise; ihracat bedellerinin 180 gün içinde Türkiye’ye getirilmesi ve getirilen ihracat bedelinin en az %80’ninin bankaya satılması yani, TL’ye çevrilmesi zorunluluğu idi. Özellikle, 4 Eylül 2018 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “İhracat Bedellerinin Yurda Getirilmesine İlişkin 2018-32/48 sayılı Tebliğdeki” düzenlemelerin piyasanın realitesiyle örtüşmediği, bölgesel ve ülkesel farklılıkların dikkate alınmadığı ve bu düzenlemelerin ihracatçıyı zor duruma soktuğunu söylemek mümkün. Lakin, belirtilen Tebliğdeki düzenlemelere yönelik tepkilerin dile getirilmesi ile 6 Kasım 2018 tarihinde, ihracat bedellerinin yurda getirilmesine ilişkin “İhracat Genelgesi” yayınlanarak yürürlüğe girdi. Peki daha önceki düzenlemenin yol açtığı sıkıntılar neydi ve yayımlanan yeni ihracat genelgesi ile bu sorunlar kısmen de olsa nasıl aşıldı? 4 Eylül 2018 tarihli “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin 2018-32/48 Nolu Tebliğ” ülke ve bölge ayırımı gözetmeksizin ihracat bedellerinin, fiili ihraç tarihinden itibaren, en geç 180 gün içinde yurda getirilmesi ve bu bedellerin en az %80’inin bir bankaya satılması mecburiyeti getirilmişti. Ancak özellikle, Suriye ve Libya gibi ülkelerde bankacılık sisteminin aktif bir şekilde işlemiyor olması, İran’a zaman zaman uygulanan ambargolar nedeniyle döviz transferlerinin sağlıklı bir şekilde yapılamaması, Afganistan ve Irak’taki politik istikrarsızlıklar gibi bölgesel ve konjonktürel problemler, ihracat bedelinin Türkiye’ye suhulet içinde aktarılmasına mani oluyordu. Öte yandan özellikle, çok sayıda Suriye ve Irak vatandaşının, ülkelerindeki politik istikrarsızlık nedeniyle Türkiye’ye yerleşmiş olması, ülkemizde günlük ticari hayata dahil olmaları ve Türkiye’den kendi ülkelerine ve diğer Ortadoğu ülkelerine yapılan ihracat ve ithalata aracılık etmeleri de süregelen ihracat mantığının dışında bir işleyişin ortaya çıkmasına sebebiyet vermişti. Nitekim özellikle Güneydoğu illerinde ve bilhassa Gaziantep’te ikamet eden bir takım Suriye vatandaşları, Suriye ‘ye yapılan ihracatın kimi zaman ithalatçısı, kimi zaman ihracatçısı pozisyonunda yer almaktaydı. Düşünün ki siz, işletme olarak Suriye’ye ihracat yapıyorsunuz ancak, ithalatçınız Türkiye’de ikamet etmekte. Bu ithalatçı pozisyonundaki şahıs veyahut firmanın ihracat bedelini Suriye’den Türkiye’ye transfer etmesi veyahut ihracat bedelini Gümrükte beyan ederek, nakit para olarak getirmesi mümkün değildir. Ancak, 4 Eylül Tarihli Tebliğ, bu durumları göz önünde bulundurmuyor ve ihracatın gerçekleştiği tarihten itibaren 180 gün içinde ihracat bedelinin yurda getirilmesini şart koşuyordu. Yayımlanan en son ihracat genelgesi ile; İran ve Suriye’ye yapılan ihracat bedellerinin 180 gün içinde yurda getirilmesi ve en az %80’ninin bozdurulması mecburiyeti kaldırılarak, bu ülkelere ihracat yapan firmalara derin bir nefes aldırılmış oldu. Diğer bir değiş ile İran ve Suriye’ye ihracat yapan firmaların ihracat bedellerini Türkiye’ye getirmeleri zorunlu olmayacak ve bu ihracat bedelini TL’ye çevirmek mecburiyetinde kalmayacaklardır. Diğer bir sıkıntı ise bankacılık siteminin sağlıklı işlemediği Afganistan, Irak ve Libya gibi ülkelere yapılan ihracata ilişkin olarak 4 Eylül tarihli Tebliğde herhangi bir özel düzenleme yapılmamıştı. Yeni yayımlanan İhracat Genelgesinde bahse konu bu üç ülkeye yapılan ihracat bedellerinin ; ithalatçı pozisyonundaki bu üç ülke firmalarının, Türkiye’deki bankalarda bulunan hesaplarından da gönderilebilecek, öte yandan üçüncü bir ülkeden de bu ihracat bedelleri Türkiye’ye deki ihracatçı firmaya transfer edilebilecektir. Örneğin bir Irak Menşeli firmaya yapılan ihracat bedeli bu ihracat referans gösterilmek, yani yapılan ihracat ile ilişkisi kurulmak şartı ile Almanya’dan Türkiye’deki ihracatçı firmanın hesabına transfer edilebilecektir. Diğer bir kolaylık ise yine bu üç ülkeye ihracat yapılması halinde ihracat bedelinin Türkiye’deki bir bankaya, mükellefin beyanı esas alınarak nakit olarak yatırılabilmesidir. Bu durumda, mükellefin kendisi bile bu üç ülkeye yapılan bir ihracatın bedeli olduğunu beyan etmek şartıyla, Gümrük beyannamesi ve satış faturasını ibraz ederek ihracat bedeli olan parayı bankaya yatırabilecektir. Diğer önemli bir sıkıntı ise; ithalatçı firmanın bilgileri ile ihracat bedelini gönderen firmaların isminin aynı olmaması halinde oluşacak sorunun nasıl çözüleceği hususudur. Bu durumda, ihracat bedelinin kapanmış sayılıp sayılmayacağı sorunu, 4 Eylül tarihli Tebliğde çözüme kavuşturulmamıştı. Zira uygulamada, ithalatçı firmanın fatura ve Gümrük Beyannamesindeki isim bilgileri ile ithalatçı firmanın havale bilgileri zaman zaman farklılıklar göstermekte idi. Yayımlanan İhracat Genelgesi ile İthalatçı firmanın gönderdiği havale bilgileri ile Gümrük beyannamesindeki bilgiler örtüşmese bile, ihracatçının Gümrük beyannamesini ibraz etmesi halinde ibraz edilen ihracatın bedeli olarak kabul edilmesi mümkün hale gelmiş ve belirtilen sıkıntı aşılmıştır. Başka bir husus ise; imalatçı veya tedarikçi firma hesabına gelen ihracat bedellerinin, tarafların beyanı neticesinde; ihracatçı firmanın ihracat bedeli olarak kabul edilmesi mümkün hale gelmiştir. Bilindiği üzere, aynı grup firmaları bünyesinde hem imalatçı hem de ihracatçı firmaların bulunması ve imalatçının sattığı malın aynı grup bünyesindeki ihracatçı firma üzerinden ihraç edilmesi fevkalade yaygın bir uygulamadır. Bu durumda ihracat bedeli imalatçı firmanın hesabına aktarılsa bile; imalatçı ve ihracatçı firmaların yazılı beyanları ile, gelen havale, ihracat yapan firmanın ihracat bedeli olarak dikkate alınabilecektir. Keza, TL cinsinden yapılan ihracatın bedelinin yurda döviz olarak getirilmesinin mümkün olduğu, ayrıca ihracat bedelinin, beyan edilenden farklı bir döviz cinsi ile yurda getirilmesinin mümkün olduğu belirtilerek bu konudaki kafa karışıklığı giderilmiştir. Örneğin, Dolar olarak yapılan ihracat bedelinin Euro olarak yurda getirilmesi mümkündür. İstisnai olarak belirtilen ülkeler dışındaki yerlere yapılan ihracatın bedelinin 180 gün içinde yurda getirilmesi zorunluluğu devam etmektedir. Ancak, 180 günlük süre içerisinde kalınması şartıyla, getirilen ihracat bedelinin yurda getiriliş tarihinden sonraki bir tarihte bankaya satılması mümkündür. Örneğin , 100. günde ihracat bedeli yurda getirilmişse, bu dövizin aynı günde bozdurulması zorunlu değil, misalen 180. günde de bozdurulabilecektir. Son olarak belirtmekte fayda gördüğümüz bir husus ise; İhracat sözleşmesinde ihracat bedelinin tahsili için 180 günden fazla bir süre öngörülebileceği hususu, ihracat genelgesinde belirtilmiştir. Bu durumda, ihracat bedelinin yurda getirilmesi süresi, vadenin bitiminden itibaren en fazla 90 gün olarak belirlenmiştir. Ancak, vadenin tespiti için ihracatçının yazılı beyanıyla birlikte ihracata ilişkin sözleşmenin ya da vadeyi tevsik edici belgelerin ilgili bakaya ibraz edilmesi gerekmektedir. Örneğin, ihracatçı firma, ithalatçı firma ile yaptığı sözleşmede ihracat bedelinin 200 gün içinde tahsil edileceği belirlenmiş ise, ihracat bedelinin 180 gün içinde değil, 200 + 90, yani 290 gün içinde yurda getirilmesi mümkündür. Ancak, belirttiğimiz üzere, konuya ilişkin tevsik edici belgelerin bankaya ibrazı zorunludur. Bu makalemizde, ihracat bedellerinin yurda getirilmesine ilişkin, son zamanlarda yapılan hukuki düzenlemeleri , izah etmeye çalıştık. Faydalı olması dileğiyle…